6 Ekim 2011 Perşembe

AYDIN BOYSAN'DAN RAKI ADABI...







Aydın Boysan, aslında mimardır, gazeteci-yazardır ama aynı zamanda mükemmel bir rakı erbabıdır. Onun büyük bir ilgiyle takip ettiğim yazıları, sohbetleri ve kitapları, tatlı dille ve keyifle ortaya çıkmış bir üslubun eseri... Aydın Boysan'ın 30 kadar kitabı vardır, en son "Uzun Yaşamanın Sırrı" isimli kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından çıktı.

87 yaşında olan Aydın Boysan rakı erbabı olarak bilinir, 70 yıldır rakı içtiğini ama 60 yıldır evli olduğunu ve demekki evlenmeye ikna olması için 10 yıl içmesi gerektiğini belirtir. Gerçekten çok kafa adamdır, karşılıklı
içilecek bir insanmış ama malesef o erken biz de geç doğmuşuz. Kendisinin tasarladığı ve satışa sunulacak rakı kadehi dahi var, hatta rakı üreticileri ona ürünlerini tattırma için danışıyorlar.

İşte Aydın Boysan'dan RAKI ADABI:
*Rakıyı güneş battıktan sonra, yavaş yavaş ve muhabbet eşliğinde içmeli…
*Rakıdan küçük küçük yudumlar alınır…
*Bülent Ersoy öyle içiyor diye bir dikişte bir duble rakıyı içmek makbul değildir…
*Buz gibi şişeden bardağa çevire çevire dökülür ve o nefis kokunun daha fazla yayılması
sağlanır…Bardağa konulan rakının yarısı kadar su konması makbuldür…

*İlk yudumu aldıktan sonra ağızda bekletip, dişlerin arasından derin bir nefes alınır ki akciğerler de
nasibini alsın…

*Masada yaşça en büyük kişi rakı kadehini tokuşturmak için kaldırmadan rakı kadehleri masadan kalkmaz…
*Rakı sofrasında planlı, programlı ciddi işler konuşulmaz. Geyik muhabbeti yapılır, memleket
kurtarılır, anılar tazelenir, dedikodu yapılır…

*
Sigara küllüğüne zeytin çekirdeği, sıkılmış limon kabuğu konmaz…İçilen kahve fincanında,
tabağında sigara söndürülmez…

*Rakı kadehine önce rakı, sonra su, daha sonra da (konmasa daha iyi olur ama)buz konur…Bu sırayı
bozarsanız, anason kadehin üzerine çıkar, rakının hem tadı hemkeyfi kaçar…

* Rakıdan anlayanların,Antalya meyhanelerinde garsonluğa soyunanlara bunu anlatması
gerekir…

*İcmeye başlamadan önce aperatif birşeyler yenmelidir. Favori zeytinyağlılardır. Zeytinyağı, mide
dolmaya başladıkça üste çıkarak,alkolün genzinize doğru gelmesini engeller…

*Rakıya buz koymak yanlıştır. Buz rakının içindeki suyla alkolü aynı oranda etkilemediği için daha
seyrek olan alkol üste çıkar. İdeal karışım bozulmuş olur. En uygunu rakıya soğuk su koymaktır…

*Rakı sofrasında kadeh yalnızca bir defa tokuşturulur. Hadi bakalım hoşgeldiniz vs. falan diye…Bundan
sonra kadeh tokuşturulmaz sadece kaldırılır…

*Masaya yeni birisi eklendiğinde ise tekrar kadeh tokuşturulabilir…Rakı şalgam suyuyla içilmez!…
(taslağa dahi dahil edilmez) Mezesiz rakı içilmez. Ben akşamcıyım, öyle bir kadehlik keyfim var diyorsanız gidin bira filan için…

*
Şişe numarasının önemi yoktur. Zira ilk damıtılan rakı, 01 numaraya denk gelmez…
*Rakı masasına avuç içiyle ya da yumrukla vurulmaz…Bağıra çağıra, Böğüre öğüre konuşulmaz… Sakin
olmak, efendi takılmak gerek…

*Önce kendine gel, sonra meyhaneye
Kalender ol da gir kalenderhaneye,
Bu yol kendini yenmişlerin yoludur
Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye
*Rakı bardağı boş beklemez…
*Masadan kalkarken bile dibinde biraz bırakılır…Usul, adap bilen en genç kişinin saki olması adettendir, büyüklere (ki büyüklük kavramı orada anlam bulur) sakilik yaptırılmaz, bu kişi ev sahibi olsa bile...
*Şişede kalan son rakı damlasına kadar eşit paylaştırılır, daha da içmek isteniyorsa bu paylaştırma ritüeline girilmeden yenisi sipariş edilir…Rakı sizi ne zaman sarhoş edeceğini zamanında söyleyen bir içkidir,bunu farkettiğiniz zaman yanınızdakilere söylemeli, ya da izin isteyip kalkıp gitmelisiniz, ama
eğer sizin kalkmanız masayı dağıtacaksa ölseniz bile orayı terketmeyin… Çünkü rakı masasından tuvalete gitmek için bile zar zor kalkılır, hoş karşılanmaz…

*Rakı masasında bira, şarap gibi başka alkollü içecekler (masada sosyetikhanımefendiler olsa dahi)
olmaz…Her nevi ızgara balık (çupra, levrek, istrongilos) uğurlu yemeği,hususi nihavend ve rast makamından sanat musikisi eserleri uğurlu nağmesi,akordeon, keman ve ud da uğurlu çalgısı olan rakının, uğurlu cl’si 70′dir…

*Rakı yalnız başına içilen bir içki değil, meze ile birlikte yavaş (sindire sindire) içilen bir içkidir…Mide
ve beyne belirli bir etki yaptıktan sonra insan keyiflenir ve güzel sohbetlere yönelir…Yani hem anlatır hem dinler… Böylece rakı sofrası en az iki kişininkatıldığı toplu bir eylem, karşılıklı konuşmalara dayandığı için demokratik bir forum, evrensel ve kişisel sorunların ortaya getirildiği, fikir alıp verilen, insanın kendisi ile yüksek sesle düşünerek hesaplaştığı bir tür psikolojik grup terapisi olmaktadır…Unutulmamalıdır ki rakı sofrası saygın bir cemiyettir… Buraya katılan hem bu meclise kabul edildiği için saygı gören bir kişiliğe sahip demektir hemde diğerlerine karşı saygılı olmak
zorundadır…Herhangi bir marka rakı içilirken başka bir markayı övmemek
önemlidir, aksi yapıldığında, o an yudumlanan nimete hakarette bulunulmaktadır, yanlıştır…En büyük mezesi muhabbettir…

*Muhabbet konusu "bi kız vardı, 5 yıl sevdim, yüzüme bile bakmadı" gibi duygusal ağırlıklı olabileceği gibi, "bu güneş niye hep doğudan doğuyo batıdan batıyo?" gibi yarı-felsefikonular da olabilir…
*Tam yağlı koyun peynirinin üzerine kırmızı toz biberle renklendirilmiş sarımsaklı zeytinyaği
süslemesi… Turşu gibi ekşi mezelerde yine rakının kendine has tatlı nefasetini
dengeler, damarlarınızı büzer anasonla dost olur, buna misal olarak dağ lahanası
turşusu verilebilir…


Yarasın

Bu reklama bayılıyorum....Gerçekten de rakı sofrasındaki sohbet bambaşka...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder