18 Nisan 2012 Çarşamba

BABAM



Ben, yine böyle hafif serin bir bahar günü yani bugünkü tarih 18 Nisan da babamı kaybettim. Fakat kaderin bir cilvesi, 18 nisan aynı zamanda kızımın da doğum günü. Ben her iki uç duyguyu da aynı tarihte yaşadım. Bunun bazen çok mistik bir kesişme olduğunu düşünüyorum. 2003 senesinde kızımın 6.doğum gününü kutlamaya hazırlanırken, babamı kaybettiğim haberini aldım. Bir parçam yok oldu.
Ben babamı anarken hiç ah-larla of-larla anmam. Onu her düşündüğümde yüzümde gülümseme belirir. Bana kazandırdığı erdemler gelir. Babam bana hep “dünyanın öbür ucuna da gitsen sana güvenirim” derdi. Bu bana aslında nasıl da büyük bir özgüvenin yanı sıra, kendimden sorumlu olma duygusu verirmiş, yeni anladım. Bir de “hayatta ne karar verirsen ver arkandayım”derdi…Bugün o hayatta değil, ama ne karar alırsam alayım, tuhaf bir şekilde hep yanımda desteğini hissediyorum.
Benim babam “babacan” biriydi. Hulusi Kentmen tarzıydı. Keyfi yerinde ise çok içten gülerdi. Yaşamın her anından keyif almasını bilerek, mutlu olduğu ortamlarda gözlerinin içi gülerek yaşamasını bilirdi. Bu da etrafına sonsuz bir pozitif enerji verirdi.
Babam akşam sofralarında benimle her konudan uzun uzun konuşurdu. Her konuda fikirlerimi sorar, fikirlerime değer verir, onlara katkıda bulunurdu. mesela Tommiks Teksas okumayı çok severdim, koşar gider alır getirirdi, asla yasaklamazdı. Okumanın her şekline verdiği destek gibi…
Tam bir Edirne aşığı idi…Onun Edirne’ye olan sevgisinden gözlerinin dolduğunu bilirim. Geçenlerde eski bir kitabımın arasından, daha önce görmediğim, babamın kendi el yazısı ile yazmış olduğu bir Edirne şiiri önüme düşüverdi. Biraz sıkıntılı bir günümdü, dünyalar benim oldu…
Ben onu sevgiyle anıyorum. Belki başka bir yere gitti ama o hep benim babam…Bir parçam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder